blog dergi edebiyat nevinakbulut yeni yazı

Burası Dünya

Burası dünya, malumunuz yuvarlak. İçinde yansıyanlara da köşesizliği yansıdı uzun zaman önce. Kimseyle yolun sonunu düşünme ve kimseye asla ve asla uzun zamanlı güvenme. Güven saati birisi tarafından ayarlanmış, zaman makinası gibi. Ömrünün sonunda yanında olacak, elimi tutacak, ne olursa olsun, beni sahiplenip, koruyacak diye umma. Burası dünya ve içindekiler illâki biraz da dünyaya benziyor, herkes biraz köşesiz, herkes biraz dönek, herkes oldukça yalancı ve herkes sevgisiz, yalın, tekdüze. Herkes biraz aldatıyor ve sen deli gibi seviyorsun diye sakın mucize falan gelecek diye bekleme. Mucizeni bile doğduğuna pişman edip, dürüp, büküp, yüreğine tıkarlar geri. Burası dünya, hiç istemezdim gelmeyi ama geldik, şimdi mühim mesele, elimizde olan bu dünyayı, tüm çirkinlikleriyle kabullenip, sevmeye çalışmak…

Çünkü başka bir dünyamız yok! 
Eğer, bu iğrençlikleri birlikte yaşayabileceğin birisi de varsa ne âlâ!
Basit şeyler soruyor, gündelik. Sanki gecelerce ben ağlamamışım gibi, onun yüzünden… “İyi misin?” diye soruyor, dolmuşta karşılaştığım tiyatrocuyu hatırlıyorum, gerçekten mi ağlıyordu, rol mü yapıyordu? Sonra herkesin biraz tiyatrocu olduğunu hissediyorum. Sanki içimdeki cevabı verebilirmişim gibi. Söylemek isteyip de söyleyemediğim şeylerin ağırlığını hafifletmek için, aklımı uçurmayı deniyorum, aklımın yağ oranı düşük belki de bilmiyorum, uçamıyorum, aklımda bir yerlere gitmiyor, tüm gün, tüm gece, hiç bıkmadan aynı şeyleri düşünmeye devam ediyorum, yarın olmasını istemiyorum çünkü yarın da aynı şeyleri düşüneceğim. Daha az giyiyorum üzerime, daha az seyrediyorum sokakları, sanki hafifleyecekmiş gibi. Ağladıklarımı gizleyemiyorum artık, olgunluğun bir başka belirtisi de bu, o başka bir şeyim var zannediyor, “neren ağrıyor” diye soruyor, sanki tek gerçek sorun buymuş gibi, diğer tüm büyük acıları soyutlaştıracakmış gibi… Üzerime titrediğini şu zamanlarda hissetmek, aslında yanımda asıl olması gereken yerde olmadığını bildiğimi hatırlatıyor. Masum rolünde kıvranmaya devam ediyor. Gözlerimi, çocukluktan kalma bir alışkanlıkla aceleyle siliyorum, dudaklarımın bükülmesine engel olamıyorum. Kafamdaki çiçekleri koparıp, birer tane sakladığım şişelere yerleştiriyorum, hayatta yapılan hatalardan çok imla kurallarını düşünüyorum, okuduğum kitaplardaki dünyalara gitmek istiyorum. Kesin bu yazıldıysa, vardır öyle bir yer gibi geliyor. İnanıyorum.


On Yedi Şubat İki Bin On Altı 17 00
Nevin Akbulut

You Might Also Like

No Comments

    Leave a Reply