Bir an, bir nefes, bir salise
Keşke dursa dünya
Durdursa şu aklımı
Bir an yanıp, sönen, sonra aklımda dönen
O kaybolan imge hızıyla
Keşke olsan.
Mühürlü kalbim, kilitli kapıları ardında
Pencereleri içim dolu
İçimi akıttığımdan tüm beklemeleri doldurup
Yüzyıllık cesaretimle
Dilimle değil de yine kalbimle
Acemi bir saklambaç ebesi gibi
Ayan kelimelerin ortasına kondurduğum
Kaçamak bir “gel” deyişimi
O gülünç cesareti, cesaretsizliği sakladığım
İçimi oraya kapatışım
O avare gecelerde
Köşe bucak oynayışım
Zamanın da en az benim kadar oyuncu olduğunu öğrenişim
Sonra unutuşum gözlerine denk gelince
Zaman duracak yalanlarına ilk sıradan inanışım
Duran zamanın içinde
Sadece o parçasıyla kopup, kayboluşum bu hezeyanda
Kimsenin artık ne yaptığını hatırlamadığı
Ama hangi kelimeleri kullandıklarının hiç unutulmadığı
Zihnimde, aklımı zamandan feragat ediyorum.
Kelime mühendisi olsam kanmayacağım şeylere
Bir çırpıda, acemice, sazandan hallice konuşum
Tavşandan idareli ürküşüm
Yine de her neredeysen
Ben yoksam, olmamışsam bile
Bir kış güneşi nahifliğiyle
Bir görünüp, kaybolmalara alıştığım
Ve hayretle bundan bir türlü yıkılmadığım
İtimat etmenin artık mümkün olmadığı
Sıradan bir kaçık-yaralı
Yalnızlığıma şefkattir, anlayışını saklayışın
Ve hiç harcamayışın, gerilerde, aklımda hâlâ
Büyük üzüntülere perdedir ancak olsa olsa
Bende açtığın sıyrıklar
Sıyırdığımdır bundan, önce zihnimi, sonra kendimi
İçimle mutabakatı bir türlü sağlayamadığım
Her şeyin ortaya döküldüğünün marifet sayıldığı sistemde
Ne kadar gizlerse o kadar iyi hissedecek türden
Bahaneler üretirken
Gerilere, daha sonralara itelediğim
Eğreti oturduğum oturumlar
Ve sunamadığım tüm sunumlar için
Kulağımda susturamadığım seslerle
Açık konuşmayı bıraktım
Kapalı bile konuşamazken şu vakitte
Akşamları kendine gelsin biraz diye beklerken
Keşke uyusa içimdeki şamdanlar.
Nevin Akbulut
15.11.2025 12:00
Şiirin Hikayesi
Yine de zamanın içinde bir ân’a denk gelebilmişlere…




No Comments